16 Nisan 2024 Salı

KÖŞE YAZARLARI

Şeref CİHAN

Şeref CİHAN

NEYDİNİZ NE OLDUNUZ?

 Devir uzun zamandan beri gücün yanında ikamet edenlerin sürekli kendilerinin haklı olduğunu iddia ettiği bir devir haline geldi…

            Şöyle bir geriye bakıyorum… Bu gazetede ilk yazımın başlığı “KİMSİN SEN ? ” idi. 2010 senesi Eylül ayında kaleme almıştım. “Kimsin Sen ?” diye eleştirdiğim şahıs da o zaman iktidarın da koruyup kolladığı, muhterem diye seslendiği, gel de bu hasret bitsin dediği  Fettullah Gülen idi. Biz o zamanlar bile bu kişiye “F Tipi Örgüt”, “Fetto” diyenlerdendik.2010 ve öncesinde bizler F tipi dedikçe bu örgüt ve o zaman kol kola gönül gönüle oldukları iktidar yanlıları tarafından inanç değerlerimiz ile sorgulanıyorduk. Ama o zaman iktidar ile bu örgüt el ele verip gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’ni itibarsız hale getirmeyi amaçlayan, Ergenekon, Balyoz Kumpas davalarını yürütüyordu. Hatırlasanıza şimdinin reis-,i cumhuru, o zamanın başvekili Ergenekon Davasının savcısı olduğunu söylemişti. O zaman bizler kıyasıya F Tipi Savcılar- yargı mensupları vurgusu yaparken günümüz fetö düşmanı iktidar yanlıları, o günlerde de yine iktidar yanlısı olarak f tipi örgütü, f tipi örgütün tezgahladığı Ergenekon Davasını ve savcısını(!) alkışlıyor kıyasıya eleştiren bizleri de Ergenekoncu (!) olmakla itham ediyordu. Esnaf arkadaşımıza dükkanındaki “Zaman” gazetesini niye aldığını sorup almaması tavsiyesinde bulunduğumuzda; o gazetenin bir işaret olduğu, iş yerinde bulundurmaz ise işlerinin etkileneceği yönündeki cevabı alıyorduk. Öyle ya, bizimkisi de saçma bir tavsiye idi. O zamanlar tüm devlet dairelerinde bu gazetenin varlığı da inkar edilemez idi.Herkes bir işaret peşinde idi anlaşılan….

            2012’de, F Tipi örgüt devlete sızdı iddiaları kendisine soru olarak yöneltilen iktidar temsilcisi Hüseyin Çelik efendi; “buna kargalar bile güler” diye fütursuzca cevap veriyordu. Devletin her kademesine iktidar eli ile yerleştirilen bu örgüt mensuplarının başımıza dert olacağını söyleyen kişiler de umursanmıyordu, bu kişilere o “kargalar” ile birlikte o zamanın fettullahçı kesimi ve hamileri gülüyordu.Günümüzde de dünkü f tipi dostu bugünün fetö düşmanlarına da geçmişi asla unutmadığım için ben oturgaçlarım ile gülüyorum. Gereğini dün yapamayanların bugünkü örgüte karşı tavırları her zaman töhmet altında kalmaya mahkumdur.

            Devletin her kademesine iktidar eli ile yerleştirilen bu kişilerle iktidarın kıyasıya güç savaşı sonrası iktidar olanlar 2016 temmuz sonrası bir örgüt varlığını itiraf yoluna gitmek durumunda kaldılar. “Ne istediler de vermedik? “ “Kandırıldık” gibi, ifadelerin arkasında  masumiyet maskesi takılmaya çalışıldı. Bunları söyleyen devletin en tepesindeki kişi değil de Milli Eğitim camiasında bir öğretmen, bir müdür olsa idi Cumhuriyet Savcılarının bu kişi hakkında iddianame tanzim etmemesi kaçınılmaz olurdu. E peki ne oldu? Terör örgütünün, devlet dairesinde evrak kaydeden sıradan bir personeli ihraç ederek çökertildiği zannına kapılması sağlandı kamuoyunun…. Fetö her yerdeydi ancak bir türlü siyasi uzantısı, siyasi ayağı bulunamıyordu. Bununla ilgili verilen soru önergesi de reddediliyordu… Melih Gökçek, Kadir Topbaş gibi isimler sadece görevden el çektiriliyordu. Peki bu isimler neden yargı önüne çıkartılmıyordu? F tipi örgüt ile ilişkisi olduğu iddiaları ortada dolaşan Melih Gökçek, Kadir Topbaş, Bülent Arınç gibi isimler gerçek anlamda yargı önüne çıktığında şimdiye kadar duyup görülmeyen bir takım belgelerin ortaya çıkacağı düşüncesi oldukça ağırlık basmaktadır. Bu simler gerçek anlamda yargı önüne çıkarsa olimpiyat bayrağını andıran bu ilişkilerin diğer (!) halkaları ister istemez gün yüzüne çıkacaktır.Bu isimlerin yargı önüne çıkmaması, son seçimde Bülent Arınç’ın oğlunun iktidar partisinden milletvekili adayı yapılması aklımıza örtülü bir takım anlaşmaların varlığını getirmektedir.

            Ülkemizin milli birlik ve beraberliğine saldırı yapan tek örgüt F tipi örgüt değildir. Düşünce özgürlüğünün önünü açtığını iddia edenlerin yaptıkları düzenlemeler ile Cumhuriyet kurulduğunda ülkenin ve milletin emniyet sübabı niteliğinde olan yasaların varlığı maalesef varlığını yitirmiştir. Bu gün Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri son dönemde çok fazla yoğunluk kazanmıştır. Dün bu faaliyetleri yapanlar sınır dışı edilir iken bugün maalesef ellerini kollarını sallayarak Yüce Türk Milleti’ne manevi olarak büyük saldırılırda bulunmaktadırlar. Peki bunlara kim müsaade etmektedir? Bu örgütler hakkında devlet gerekeni yapmaz ise telafisi mümkün olmayan çok ağır manevi yıkımlar yaşanacaktır.

            Samimiyetle Mustafa Kemâl Atatürk gibi gereken önlemler alınmadığı müddetçe F tipi gider, “M” tipi gelir, köşe başlarında yehovacı misyonerler bu milleti zehirlemeye devam eder.

            Şimdi tüm yasal imkânlar ellerinde olanlar bu çiyanlara yol mu verecek yoksa bu çiyanları ortadan mı kaldıracak ilerleyen zamanda göreceğiz.

            Gördüğümüzü dün de söyledik bugün de söylüyoruz., yarın da söyleyeceğiz. Doğrudan hiçbir zaman şaşmayan, her devrin adamı değil, her devirde adam olanlara selâm olsun!

Sayfayı Yazdır

YORUMLAR

Yorum Başlığı

Yorum

Misafir olarak yorum yapıyorsunuz. Üye Girişi yapın veya Kayıt olun.

  • Bu habere henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

YAZARA AİT DİĞER YAZILAR

ÖNE ÇIKANLAR

YAZARLAR

KÜTAHYA

KENT KONSEYİ NE İŞ YAPAR?

Yerel yönetimlerin kuşkusuz en büyük yol gösterenleri olarak adlandırılan şehir kent konseyleri çevre illerde yerel yönetimlere projeler

KÜTAHYA - HAVA DURUMU

KUTAHYA

ÇOK OKUNANLAR

  • Listelenecek kayıt bulunamadı