Leş cenazesi üzerinden istismar yapıp haber bülteninin büyük bir kısmını onlara ayırarak, yine basın yolu ile terör örgütü propagandası yapıp, bölücülüğe basın yolu ile hizmet etmek, vatana dili ve fikirleri ile ihanet çok şükür nasip olmadı birand efendiye.

Lâkin şehit sayısı beşten az olursa haber yapılmasın diyen de ta kendisi değil miydi?

Bir vatandaşımız yaklaşık iki ay öncesine kadar kanal d yi arıyor ve diyor ki; “bu ağzı kan kokan dili kanlı adamı haber bültenlerinde görmek istemiyoruz, bu adamın haberden alınmasını istiyoruz” Tamam efendim deyip geçiştiriliyor. Ölümüne müteakip tekrar arıyor aynı vatandaş; “ben böyle demiştim yapmadınız ama ilâhi adalet tecelli etti” diyor.

Ele geçirilmiş basın ve ruhları satılmış siyasiler kendilerine yakışır şekilde birand a sahip çıkadursun, bu memlekette bizler birand gibilerin yediği haltları asla unutmayacağız.

Zamanında TRT yi dolandırdığı Ankara 17.Asliye Ceza Mahkemesinin 1994/1315 Sayılı kararı ile tescil olanları da ölümünün ardından yâd edenlerden ve sahiplenenlerden birinin de hâlâ hakkında dokunulmazlığı nedeni ile kalpazanlıktan davası bekleyen ve tahrip ettikleri hukuk sistemince kendilerini “ak”lattırmayı belki de garantileyen“bir siyasi” olması ne kadar da mânidar değil mi?

Şehitlerimizi hiçe sayan, pkk lıları adam yerine koyan, öcalan şerefsizi ile ilk röportajı yapan, öcalan denilen katilin serbest bırakılıp meclise girmesini, mide genişliği ve keyifle, utanmadan, ar damarı harekete geçmeden savunan ve basın yolu ile dile getiren birinin ölmesine hiç mi hiç üzülmedim. Ardı bol olsun…

öcalan denilen katil bile, fikirlerinin birand sayesinde anlaşılmaya başlandığını dile getiriyorsa, bu ülkede akşam vakitlerinde haber bülteni ile ekranlardan evlerimize sızarak, yılan gibi zehrini akıtan, hele hele, terör örgütü ile müzakere eden haysiyetsizlerin yaptıkları işlerin normalmiş gibi vatandaşa algılattırılmaya kendisinin de katkısı ile çalışıldığı bu dönemde, ihanet edenlerden birinin dahi azalması memleketin yararına, kârınadır.

Ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti meselemizde; rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın çizgisinden gidildiğinde ab yolunda ilerlemenin imkânsızlığını vurgulamasını ve Rauf Denktaş’ın ve şehitlerimizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için verdikleri emeklerin adeta, kendisi tarafından unutturulmaya çalıştığını da unutmayacağımız ve her fırsatta dile getireceğimizi hatırlatalım.

İnancımıza göre kişiler, dünyada sevdikleriyle beraber olduğu gibi, ahirette de sevdikleriyle beraber olur diye biliriz. birand da üç tane leşin arkasından yanlarına mı gitti  bilemeyiz ama artık orada pkklılarla halay çekiyordur herhalde. İlahi adaletin öbür tarafta tecelli etmesidir dilek ve duamız.  

Son olarak “nasıl bilirdiniz?”  diye sorduklarında, “Denktaş Babamız” ile birandın arasında geçen diyaloğu hatırlatarak noktayı koyalım;

 

“birand: Efendim, bize karen fogg’un çocukları diyorsunuz. Çok gücümüze gidiyor.  Sanki o. çocukları diyorsunuz gibi geliyor.

Rauf Denktaş: İyi ya Mehmet Ali Bey, biz de zaten öyle diyemediğimiz için karen fogg’un çocukları diyoruz. Anladığın için tebrik ederim.”

 

Hiç üzülmedim karen fogg’un çocuğu, ayağını sürü de git, ardın, arkan bol olsun, vatana ihanet eden ne kadar bürokrat , memur var ise, teröristle halvet olan ne kadar siyasi var ise, ben de olsam dağa çıkardım diyen ne kadar küstah var ise, başkalarının ülkemizi bölme projelerine eşbaşkanlık edenler, bölünmeye hizmet eden satılmış kalemler, televizyon soytarıları, cümle terörist ve terörist temsilcileri var ise hepsi ardından gelsin tez vakitte!