Mekânı cennet olsun, Ata’mız, Mustafa Kemâl Atatürk, bu günü, Türk Millet’nin, kendisine tarih boyunca düşman olmuş, emperyal zihniyete karşı, ayakta durması, milli şuur ve bilince sahip olması, ulusal, milli bir bayram olarak kutlaması için bu milletin evlâtları ve çocuklarına armağan ediyor.

23 Nisanlar bugüne kadar sevinç ve coşku ile kutlanmaktaydı hep…

Son yıllarda diğer resmi bayramlarda dahil, her ne hikmetse, birinin kulağına karpuz kabuğu kaçar, birinin boğazına…

Resmi törenlere gelemez olurlar… Aslında gelemez değil gelmez, katılmaz olurlar...

Atatürk’ün varlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ismi, üniter yapısı sizleri ne kadar da rahatsız ediyormuş? Kurulan bu Türkiye Cumhuriyeti sayesinde iki göz gecekondulardan çıkıp, devlet idaresinde söz sahibi oluyorsunuz ve utanmadan cumhuriyete, Atatürk’e içten içe duyduğunuz kini ortaya döküyorsunuz…

Oslo görüşmeleri ile ayyuka çıkan, “şerefli ile şerefsizleri” görmemizi sağlayan bölücü başı, bebek katili, eşkiyabaşı, terörist apo piçi ile kıvırtanlar, artık bu ihanete, teröristlerle yapılan açık pazarlığa, sözüm ona barış süreci ismini takmış, teröristbaşı piç apo nun isteği üzerine de Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır bölgelerinden fiili çekiliş başlangıcı her ne hikmetse 20 Nisan 2013 tarihine isabet ettirilmiştir. 

Bir tarafta bunlar olurken, diğer tarafta akepe nin gönül ve suç ortağı bdp genel başkanı da çıkıp, “Türkiye, ermenilerden özür dilemelidir” diye küstahça, edepsizce beyanat veriyor.

Sabah saatlerine gittiğimizde, resmi törenlerden kaçan eşbaşkan, televizyon önünde çocuklarla müsamere yapıp, suflörlük yapıyor. Şimdi bu müsamere ise, geçmiş senelerde yaşanan ne idi demeyin sakın… Zira yine eşbaşkanın başbakanlığı döneminde, devletin üniter yapsından vazgeçilmemelidir diyen ve temsili olarak başbakanlık makamına oturan küçük kızın dedikleri sosyal medyada epey bir seyredildi ki sözüm ona buna bir cevap niteliğinde bir müsamere hazırlattırıldı. Tek amaç neydi; “başkanlık konusunda çalışıyoruz” dedirtmekti küçük kıza… Ama ne oldu, kızcağız ağlamaya başladı ve o esnada eşbaşkanın “başkanlık konusunda çalışıyoruz DE”   sözü de duyuldu… 

Neden? Üniter yapı değiştirilmek isteniyor da ondan…

Sözüm ona karşı devrimlerinin sembol işlerini, Atatürk’ün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yaptıklarını zannediyorlar… Ha günden güne niyetleri daha da anlaşılıyor… 

Biz de Atatürk’ümüzün gençliğe hitabesinde dediği üzere kimlerin; “gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet” içinde olduğunu dün olduğu üzere bugün de görmüş oluyoruz.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi yukarıda yazılanları özetlemiyor mu? “CEBREN VE HİLE İLE AZİZ VATANIN, BÜTÜN KALELERİ ZAPTEDİLMİŞ, BÜTÜN TERSANELERİNE GİRİLMİŞ, BÜTÜN ORDULARI DAĞITILMIŞ VE MEMLEKETİN HER KÖŞESİ BİLFİİL İŞGAL EDİLMİŞ OLABİLİR. BÜTÜN BU ŞERÂİTTEN DAHA ELÎM VE DAHA VAHİM OLMAK ÜZERE, MEMLEKETİN DAHİLİNDE, İKTİDARA SAHİP OLANLAR GAFLET VE DALÂLET VE HATTÂ HIYANET İÇİNDE BULUNABİLİRLER. HATTÂ BU İKTİDAR SAHİPLERİ ŞAHSÎ MENFAATLERİNİ, MÜSTEVLİLERİN SİYASİ EMELLERİYLE TEVHİD EDEBİLİRLER. MİLLET, FAKR Ü ZARURET İÇİNDE HARAP VE BÎTAP DÜŞMÜŞ OLABİLİR.”

Hile ile terörle mücadele eden subaylar, pkk nın sahte tanıklığı, dijital uydurmalar ile hapsedilmiş, teröristlerle pazarlık yapılıp, sözde barış adı altında, ordumuz sınırlardan el çektiriliyor…. Bunların talimatlarını verenler de hıyanet içindeler…

Ama sözde akîlleriniz, sizlere memlekette daha vatansever insanların harekete geçerlerse neler olabileceğini iletiyorlardır sanırım… Zira, sözde akîlleriniz verdiğiniz paraları tadındandır herhalde, hâlen yüzlerine gelen tükürükleri yalamaktalar…

Kaçın hâinler kaçın, bugün 23 Nisan, geliyor 19 Mayıs, tükenmez 30 Ağustos, Türk’ündür 29 Ekim…

Biliriz biz, böldürtmeyiz Türkiye Cumhuriyetini, gereken ne ise yapılır, “Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kandadır!”

NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!