Çok mu lazım bize emniyet binası içerisine girmek elbette değil. Emniyetin içerisinde de “Bu haberin duyulması gerekir” diyen elbette birileri çıkacaktır.

 

Bir çok konuda memleket sevdası ile gazeteciler bütün bilgi, belge ve duyumlarını emniyetle paylaşır. Bu her zaman böyledir. Şimdi altı üstü bir kare resim ya da birkaç bilgi için gazeteciler hizmet binasına giremeyecekmiş!

 

Çokta “FİFİ”… Hiç de umurum da değil. 

 

Yalnız aklınızda bulunsun bizleri “5 gr eroin yakaladık”, “Bakın bilmem nerenin hırsızını Kütahya’da yakaladık”, “Polis bayramı şeker dağıtıyoruz”, diye haber ve şovunuzun yapılmasını istediğiniz hiçbir yere çağırmayın. Zira genelge gelir gelmez birileriniz kendisini “ağa, paşa” sanmaya başladı. 

 

“Gururlanma padişahım senden büyük Allah var” diyesim geliyor onlara. Bir tek üzüldüğüm polis muhabiri arkadaşlar. Onlar iyi geçinmek adına her şeye her zaman göz yumuyorlardı. Yakın tarihte birbirlerini şakalaşmak için kelepçeleyen memur haberleri, telsiz şovu yapan yeni yetme üniformalıları, devletin ekip arabası ile çarşı Pazar gezmesi alışveriş tutkunlarının haberleri ile gece kuytu köşede uyuyan amcaların fotolarının yer aldığı haber metinleri yer alır gibi geliyor bana…

 

Şu yazıyı aptalca okuyan “Adam haber yapmakla tehdit mi ediyor? Diye düşünecektir. Hayır asla haddimizi biliriz biz. Polisimize aslında kendisine değil üniformasına duyduğumuz saygıyı biz joplar havada uçarken arkamızı dönmekle, Bilmem kaç sene önce Kütahyaspor tesislerine yapılan talanın hırsızlarını bulamayan emniyeti gündeme getirmemekle, Cinayet ihtimali yoğun olsa da İntihar denmesine, “Ekmeğinizi ben veriyorum” diyen memurun neredeyse ödüllendirilmesine bile ses çıkarmıyoruz. 

 

Gerçi bizi almayacaklarmış umursuyor muyum? Dam üstünde saksağan gel bize bazı bazı…

 

Şimdi biz bir şeyler karaladık ya birileri de “Emniyetimiz Çelik gibi” der mi?

Burası Kütahya her şey mümkün…