Deha Onur Akdemir

YENİDEN UMUTLANDIM!!! KÜTAHYA...

 Yok kuyunun içine her şehirden 5’er adam atın “çıkamayan Grup Kütahyalıdır” safsatası...

 

Yok “aman efendim, bizim müftüyü değiştirin, başka birşey istemezük” yalanı...

 

Yok “bizim Kütahya’dan ve Kütahyalıdan bir b.k olmaz” söylemi...

 

Yok Kütahya’nın gelişmesini Kütahya’dan giden bürokratların hız kestirdiği” yalanı...

 

Yok “Güral ailesi her yeri parsellemiş, adım atamıyoruz” saçmalığı....

 

Bunu söyleyene de söyletene de ciddi küfürlerim var biline!!!

 

Oynamayı bilmeyen gelin yerim dar dermiş. Ulan en çocuksu en saf duygu ile sergilenen eylem olan oynamaya bile takatiniz yok...

 

Haftanın son iş günü Tarım Bakanlığımızda ki şirket işlerim için yine Ankara’daydım.

 

İş payidelerinin kesiştiği noktada hem akıl, hem de yardım alabilmek için eski vekil, şimdinin Tarım Kredi Yem A.Ş’ nin Genel Müdürü ve benimde o gün anladığım asla zamanını ve bitmek tükenmek bilmeyen bir zaman diliminin Kütahya neferi Hasan Fehmi Kinay ile görüştüm.

 

Hatırlarsınız canım Kütahyaspor amatöre düşmeden Vakıflar Bankasından 100bin tl koparan ve bağışlatan isim.

 

Bakmayın o gelen paraya icra ile el koyanlar şimdi siyasetçiyim ayağına koltuk bekliyor ya!!! Onu sonra yazarım.... konum o değil.

 

 

Dediğim gibi şahsi işlerim vardı. Yanılmıyorsam 40-50 dakika da bitti.

 

El sıkıştık, büyük bir nezaketle kalkıp kapıya kadar uğurlarken gazetecilik damarım tuttu “of the recort” soru sordum!!!

 

“Burada memnun musunuz? Ankara bu dönem biter mi?

Kütahya’da görecek miyiz?”

 

Siyasiye ima yapılır mı? Tabi ki anladı soruyu!!!

 

Cevabı kayıt Dışı demiştim ama affetsin yazıyorum. Zira ben çok ama çok etkilendim.

 

Açacağı kapıyı geri kapattı. Makam odasında her misafire gururla gösterdiği Kütahya Ansiklopedi’sini gösterdi.

 

Başkanlığını yaptığı “Beylerbeyi” derneğinin çalışmasıydı o...

 

Salak olup sadece elinde tutana sadece 3 boyutlu, benim gibi içine çeke çeke inceleyene 10 boyutlu...

 

 

Her sayfası ayrı doku, ayrı zaman, ayrı mekan, ayrı tat... Ama buram buram Kütahya...

 

Döndü ve şöyle dedi “Kütahya’ya hizmete etmek için Kütahya’ya gelmeye gerek mi var?”

 

 

Şok oldum demesem yalan olur... basit siyasi cevap bekledim aslında “Olur mu, mevcut başkan var, görev verilse kaçmam tabi.... der sandım...

 

 

yok üstüne basa basa “Başkanı var Kütahya’nın hem de çalışkan nasıl görmezsin” dedi.

 

Üstelik her hafta sonu geldiği memleketine sırf bu dedikoduların önü kesilsin, ne partisine ne de başkana zarar gelmesin diye ziyaretleri bile azaltacak kadar da naifdi.

 

Uzun uzun konuştuk Kütahya’mı... eski valilerden, belediye başkanlarından, bürokratlarından hepsinin kulağını çınlattık.

 

 

Hizmetin yerinin ve zamanının olmadığını söylerlerdi de bu uygulayanı görmek bana büyük bir şevk verdi.

 

Kendime baktım. 180 km uzaktan memleketime köşe yazısı yazmaktan başka bir hayrım yok... kendisine baktım hayran kaldım.

 

Şimdiden söyleyeyim beni tanıyan bilir boşa ne yazarım ne konuşurum. Sadece Hasan beyin kafasındaki projelerin çeyreği yapılsa Kütahya uçar. Çok ciddi turizm konuştuk. Asker olduğumu ilettim. Umarım gerisi de gelir...

 

Unutmadan en gıbta ettiğim lafı söyleyen bir siyasiyi sonunda buldum “Deha kafalarımızı değiştirmemiz, jenerasyonu eğitmemiz lazım” dedi ya birisi ölsem de gam yemem.